Yeryüzünün Kalbi
“Bugün sen yalnız kendin için değil, gökyüzündeki bütün yıldızlar, galaksiler ve gezegenler için; yeryüzündeki bütün çiçekler, köpekler, kediler, yeni doğmuş bebekler ve kurumaya yüz tutmuş ağaçlar için dans edeceksin! Sen onların ışığısın! Bu yüzden oraya çık ve parılda!” Afrika’nın Mbuti Kabilesi’nden Türkiye’ye gelen bir çocuk Bamba. Uzun yolculuğu sonrasında birdenbire kendini ağaçsız ve çiçeksiz, betonların arasında buluyor. Bu ülkede çiçeklerin para karşılığında satıldığını, sebzelerin ve meyvelerin poşetlenip pazarlandığını, ağaçlarınsa şehirlerden çok uzak tepelere dikildiğini üzülerek fark ediyor. Kendi yaşıtındaki çocuklar, televizyon dedikleri bir kutunun başında, bilgisayar veya oyun konsollarıyla saatlerini harcıyor. Ellerinden düşmeyen telefonları, burunların ucunu dahi görememelerine neden oluyor. Bamba bir karar veriyor: Çevresindeki insanlara çoktandır unuttukları, sokakların neşesini, yeşilin kıymetini, hayvanların dostluğunu, paylaşmanın ve sevginin önemini hatırlatacak, farkında olmasalar da bütün güzelliklerin aslında her an onları çevrelediğini gösterecek. Yeryüzünün Kalbi’nde gri duvarların bile renklenebileceğini, küçücük anlardan kocaman mutluluklar yaratılabileceğini ve en önemlisi hiçbir ayrım yapmaksızın dünyaya gelen her çocuğun yeryüzünün çocuğu olduğunu öğreniyoruz.